Nükleer yakıt, seramik
formunda, yaklaşık 1 cm çap ve yüksekliğinde silindirik parçaların
ard arda dizilmesiyle yine silindirik biçimde kapalı sızdırmaz
tüpler içindedir. Bu tüplerin binlercesinin, aralarından soğutucu
suyun geçmesine izin verecek şekilde bir araya getirilmesi
ile de reaktör kalbi oluşturulmuştur. Bu kalp ise paslanmaz
çelikten yapılan bir basınç kabının içinde bulunur (Basınçlı
veya Kaynar Sulu reaktörlerde). Basınç kabı ve buna bağlı
sistemler ise reaktör korunak binası adı verilen betondan
yapılmış kubbemsi yapının içinde bulunurlar. Dolayısıyla,
yakıt içinde bulunan radyoaktif maddelerin dışarıya salınmalarını,
seramik yakıt, yakıt tübü, basınç kabı, çelik gömlek ve beton
korunak binası, kademeli olarak engellemiş olurlar.

Her enerji üretim teknolojisinde
çevre ve insan sağlığı açısından risk vardır. Nükleer enerji
üretimiyle ilgili tesisler, diğer enerji üretim teknolojilerinden
farklı olarak, bağımsız bir nükleer lisanslama kuruluşundan
lisans almak durumundadır.
Ülkemizde nükleer tesislere
lisans verilmesine ilişkin esaslar "TAEK
Nükleer Tesislere Lisans Verilmesine İlişkin Tüzük"
ile düzenlenmektir. Nükleer tesisler tüm işletim
ömrü boyunca TAEK'in denetiminde olmak zorundadır. Ancak bu
sayede bir nükleer tesis kabul edilebilir risk sınırlarının
altında bir riskle çalışabilir. Bir nükleer santralın lisanslanabilmesi
için ²Güvenlik
Analizi Raporu (GAR)²
gereklidir. Bu raporun hazırlanması ve lisanslama otoritesine
sunulması santral işleticisinin görevleri arasındadır. 2690
sayılı TAEK Kanunu'na göre, ülkemizde nükleer tesislere lisans
verme görevi TAEK'indir. Lisans verebilmek için yapılacak
güvenlik değerlendirmeleri GAR esas alınarak yapılmaktadır.
Bu rapor lisanslama otoritesi tarafından onaylandıktan sonra
santralın yapımına (inşaat lisansı) ve işletmesine (işletme
lisansı) geçilebilir.
Bilindiği gibi lisanslama;
bir nükleer tesisin mevzuata, kalite ve güvenlik gereklerine
uygun olarak kurulması, işletilmesi ve işletmeden çıkarılıp
sökülmesi için gerekli olan etkinliklerdir. Nükleer güvenlik
ise; bir nükleer tesiste çalışan personelin ve çevrede yaşayan
insanların, normal işletme ve kaza koşullarında, kabul edilebilir
düzeyden daha yüksek radyasyon dozuna maruz kalmalarını önleyecek
önlemlerin bütünüdür. Nükleer tesislerde kaza ihtimalinin
azaltılmasına yönelik çalışmalar tesisin tasarımından başlamaktadır.
Güvenlik marjları, servis içi denetim, kalite temin ve kontrol
gibi uygulamalarla olası bir kazayı önlemek amaçlanmaktadır.
Tasarıma temel oluşturan kazaların meydana gelmesi durumunda
ise güvenlik sistemlerinin devreye girmesi sonucu kazanın
çevre ve insan sağlığına zarar verecek şekilde sonuçlanması
engellenmektedir. Güvenlik sistemlerinin tasarımı ise tutucu
kabullerle yapılmaktadır. Böylelikle, güvenlik sistemlerinin
devre dışı kalması durumunda yedek veya aynı işlevi gören
farklı sistemlerin devreye girmesiyle kazanın tehlikeli bir
sonuç doğurması engellenmektedir.
Her nükleer santralda, bütün
diğer elektrik üretimi santrallarında olduğu gibi, bir takım
işletme anomalileri veya arızalar olabilmektedir. Bir nükleer
santralda normal işletmeden sapma niteliğindeki bir olayın
kaza olarak sınıflandırılabilmesi için, reaktör kalbinde hasar
meydana gelmesi ve/veya radyoaktif salımın olması gerekmektedir.
Aşağıda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın sapma,
olay ve kaza tanımları verilmektedir.